Şemsiye
tarafından - Ocak 5, 2021
235 görüntüleme

       Papatya Falları
 Bir papatya falına bıraktık sevginin varlığını. Kaç yaprağı oluşu inandırdı bizi sevilip sevilmediğimize. Oysa sadece göstergesi olabilirdi çiçekler sevginin, kanıtı sandık. Bazen o kadar çok istedik ki sevilmeyi sapını da kattık işin içine. Bir seviyor sevmiyora aşkımızı bağladık...
  Sahi ya bilse bunu apatyalar gülmezler mi halimize? 
"Ahh şu insanlar da ne garipvarlıklar." 
Diye iç geçirip halimize acıyanlar bile bile çıkar aralarında.
"İnsanlar da ne çaresiz varlıklar yahu."
"Düşünme kabiliyeti onlara mı verildi gerçekten?"
"Yazık... Vallahi çok yazık."
"Sevildip sevilmediklerini bizden mi öğrenmeye çalışıyorlar gerçekten?"
Gerçekten bu kadar aç mıyız sevgiye? Peki sevildiğimizi öğrenmek için öldürmek bir papatyayı daha mı kabul edilebilirhissetmekten, hissetrmekten daha da önemlisi konuşabilmekten. Konuşabilmek... Bizim asıl sorunumuz da tam olarak bu sanırım, her konuda bir fikrimiz, kurulabilecek milyarlarca cümlemiz varken iş sevgiye gelince lal olur dilimiz, tutulur da tek kelime bile edemez olur.
Neden kimse öğretmez ki bize kalbimiz ile dilimiz arasındaki o çiçekli yolun nasıl yürünmesi gerektiğini? Sahivar mı yürüyrbilen o görkemli yolda? Sevginin dile getirilmesi, eyleme dökülmesi hep ayıptır bizde, öyle görürüz. Yürürken mesela alalade bir sokakta sarılan bir çift görünce ayıplar bakışlar atar da kavga eden bir çift görünce normal karşılayıp kafamızı çevirir devam ederiz yolumuza.
Öfkenin daha samimi bir duygu olduğu aşılanır hep bize tee küçücük yaştan ve bunu yapanlar da farkında değildir yaptığı şeyin. Sinirli insanların, kavga edenlerin işine karışılmaz da sevgi gösterileri, sarılmalar, öpüşmeler, koklaşmalar hep yargılanır. Hele bir de "Seni Seviyorum" sözcükleri döküldüyse ağızlardan aman Allah'ım ne büyük oyunculuk!
Öfkenin daha saygın bir duygu olduğuna ikna edildik belki de sinirli olnların, bağırıp çağıranların nasıl itibarlı görüldüklerine tanık oldukça. Oysa ahh aman sevenler, sevebilenler, sevdiğini dile getirebilenler.. Ahh ne yazık onlara! Onlar ki bitmek bilmeyen dedikoduların baş aktörleri! Sergiledikleri sözde büyük oyunculuk performansları ile dillerden düşmeyen, gözlerden uzak kalmayı bir türlü başaramayan ve yargılanmaktan bir türlü kurtulmayı başaramayan sevgililer... 
Ahh sevdiğini dile getirebilenler..
Oysa gerçek oyunculara da yoktur kimsenin lafı "çapkın" derler onlara "gönlü hovarda" derler "genç adamdır tabi alacak her çiçekten bal" derler. Bak işte onlar da korkmazlar dile getirmekten sevgilerini. Bilakis o kadar kolaydır ki onlar için dile getirmek sevgilerini. Sevmezler çünkü, hissedilmeyen duyguları dile getirmek hep daha kolay olmuştur, bu yüzden de kullanmaktan çekinmedikleri bir sözcüktür onlar için tüm sevgi sözcükleri. 
Severler aslında sevmezler de diyemem ama asla sen değilsindir sevdikleri senin ona hissettirdiklerine aşıktır onlar.
Düşününce aslında bu yüzden mi mecbur hissettik papatya fallına? İnanmamak ahh ne acı sevdiğinin lafına, ne büyük hüzün. 
Papatyalar diyorum, bilseler bunu ne çok üzülürler.. 
"İnsanlar.. Ahh insanlar..."
"Ne çaresiz varlıklar."
"Bu kadar mı zor sevdiğini söylemek."
"İnanmadan nasıl yaşanabilir ki?"
Seviyor...
Sevmiyor...
Papatyalar diyorum, bilseler bunu ne çok kızarlar bize..
"Bir bahar yaşayacağım alt tarafı."
"Ben nerden bileyim abi seviyor sevmiyor?"
"Hissedemediğin duyguyu benim sana söylememi mi istiyorsun gerçekten?"
"Ben çiçeğim canım sadece bahar geldi mi açar sonra solar giderim rahat bırak beni."
Papatyalar diyorum, ahh papatyalar... Nasıl dayandılar bu kadar sorumluluğa? Sevilmediğini söylemek mesela zor olmadı mı onlar için bir insana? 
Zorunda mıydık peki ikna olmak için sevildiğimize öldürmeye bir papatyayı? Bu kadar üstün mü gördük kendimizi bu dünyada? Koparmak yerine mesela bir papatyayı, yolmak yerine tüm ypraklarını seviyor sevmiyor diye okşasak çiçeklerini, içimize çeksek kokusunu, uzanıp yanlarına izlesek doya doya daha umutlu bakmaz mıydık hayata? 
 

Yayınlanan: Nedir
Beğen (1)
Yükleniyor...
1